29 Mayıs 2016 Pazar

DOĞUM SONRASI KİLO KONTROLÜM

Merhaba sevgili anne adayları ve anneler !

Bir çoğumuzun endişesidir hamilelikte alınan kilolar. Hamileliğin ilk haftalarında kurmaya başlarız.Acaba kaç kilo alacağım?Doğumdan sonra kaç kilo gidecek?Aldığım kiloları geri verebilecek miyim?

Hamilelikte başlar'' iki kişisin sen artık iki kişilik ye! '' Yanlış arkadaşım öyle bir şey yok.Sen yeterli kalsiyum proteinini alıyorsan tamamdır.Önce hamilelikte aşırı kilo almayacaksın ki sonrasında verebilesin. Hamilelikte alınması gereken normal kilo aralığı 9-12 dir. Bir de Sezaryanla doğum yapanlar kilo veremez yanılgısı var.Normal doğum yapmış biri olarak buna da kesinlikle katılmıyorum.Sezeryanla doğum yapmış ve eski kilosunda olan bir çok arkadaşım var.Şimdi sizlere kendi kilolarımdan bahsedeceğim;

Normalde yemekle çok arası olan bir insan değilimdir.Minyon tabiri çok doğru benim için.Hamile kalmadan önce 52 kiloydum.İlk 3 ay hemen hemen aynı kiloda kaldım.Eskisi gibi yemeye devam ettim öyle iki kişilik porsiyonlar değil! Doğuma giderken 65 kiloydum.Toplamda 13 kilo almışım ve bu kiloların çoğu son 2 ayda oluştu.Ada 3.450 gr doğdu.Doğumdan sonra tartıya çıktım ve hayal kırıklığı .. Sadece 5 kilo gitmiş.Göbeğimin yarısı duruyor.Tabi hiç panik yapmadım yeni doğum yapmışım, biliyorum ki yavaş yavaş gidecekler :) ilk 2 ay anne sütü kalitesi açısından diyet yapmamam gerektiğini de biliyordum.Hiç diyet yapmadım.Hamileliğin bana kattığı en güzel şeylerden biridir dengeli beslenmek! Doğumdan sonra da yeterli ve dengeli beslenmeye devam ettim.Hem de bu sefer daha da dikkat ettim.Karnımda hissettiğim melek artık kucağımda , yanımda ve benim sayemde besleniyordu.Doğum sonrası kilo vermenin altın kuralıdır emzirmek.Bol suya zaten hamilelikten alışkınız.Emzirme sayesinde hem bebeğe hem de kendimize yarar sağlarız.Sadece emzirerek ve bol suyla 10 gün içerisinde 6 kilo daha verdim. Kaldı 2 kilo ! O da kırkım çıkana kadar kendi kendine gitti ve doğum öncesi kiloma döndüm.


Emzirirken de '' sen emziriyorsun iki kişilik ye'' klişeleri devam etti tabiki. Ama ben yemem gerektiği kadar yedim.Branşımdan dolayı hareketli bir hayatım var.Sporla hep iç içeydim. Hamileliğimde de sonra da bunun etkisini göz ardı edemem.Kilolar gidince geriye kaldı sıkılaşmak.Bu da platesle mümkün.İlla bir spor merkezine gitmeye gerek yok.İnternette bununla ilgili bir sürü video var.Sadece üşenmemek lazım :)

Haydi anneler spor saglıktır !





20 Mayıs 2016 Cuma

BEBEK BAKIM ÇANTASI VE İÇERİĞİ

Doğum hazırlığı yaparken eksik listemde bebek bakım çantası da vardı.Bir çok bebek mağazasını talan edip kendi zevkime ve tarzıma uygun bir çanta bulamadım.Çanta koleksiyonumdaki çantalarla idare etmeye karar verdim.Beğenmediğim çantaya da o kadar para vermek istemedim açıkçası.Normal hayatta eline cüzdan telefon alarak dışarı çıkan ben , anne olduktan sonra hangi çantayı alacağımı, içine neler koyacağımı şaşırdım.Bir kaç tecrübeden sonra bu çantada karar kıldım.



Evet basit spor bir sırt çantası !
Bence anne çantası dediğin annenin en rahat kullandığı, omzunu, sırtını ağrıtmayan türden olmalı.Benim için bu çantanın pembe ve adidas olması da önemli bir ayrıntı tabiki:) Bu kıyafet ve bez keseleri de benim olmazsa olmazlarım arasındalar.Terzi komşum dikmişti.Hem çanta içi daha düzenli bir hal alıyor hem de Adanın eşyaları daha hijyenik kalıyor.Peki  bu keselerde neler var buyrun  inceleyelim.
-2 takım kıyafet
-2 adet çıtçıtlı bady
-ağız mendili
-yedek emzik
-2 adet alt açma örtüsü (Dalinin ve Baby Me ninkileride kullandım fakat en çok Canbebeden memnun kaldım. Daha yumuşak ve daha emici)



-yedek bez(gittiğimiz yere göre bez sayısı değişiyor)

-ıslak mendil, alt temizleme pamuğu (Mecbur kalmadıkça ıslak mendil kullanmıyorum ama memnunum. Unibaby i paraben ve alkol içermediği için tercih ettim.)



-pişik kremi (Hametanı daha ciddi kızarıklıklar için aldım ve çok şükür şimdiye kadar hiç kullanmadım.)



-serum fizyolojik ve burun aspiratörü ( Bence harika bir buluş ! Bebekler burunları tıkandığı zaman ağızdan nefes almayı bilmedikleri için çok gerekli )


-yedek battaniye
-emzirme örtüsü ( E BEBEK ten almıştım.Bebek bakım odası bulamadığım zamanlar çok işime yarıyor.) 

-poşet( Dışarda ne zaman alt değiştirsem genelde bir kazaya kurban gidiyorum ve ıslak kıyafetleri diğerleriyle aynı yere koymak mümkün değil)

Bir de yedek tişört atıyorum çantaya.Kızım çok kusuyor ve genelde gazını alırken omzuma bir şey koymayı unutuyorum.Benim bebeğim su an 3 aylık ve bu liste yeterli.Büyük ihtimal ek besine geçene kadar liste aynı kalacak.
Genelde liste üç aşağı beş yukarı benzer olur ama çanta seçiminde kararsız kalırsanız kesinlikle sırt çantasını tavsiye ederim.
Sevgiler :)

17 Mayıs 2016 Salı

ADA İLE İLK KEZ BAŞ BAŞA :)

Merhaba sevgili anneler!
 Çoğumuzun doğumunda yanında eşi,dostu,akrabası, annesi v.s bulunmuştur.Benim annem yanımdaydı.Farklı illerde olduğumuz için doğuma bir ay kala geldi.Hamileliğimde şişen el ve ayaklarıma,basketbol topu gibi görünen göbeğime,kıtlıktan çıkmış gibi yemek yeyişlerime ve doğum sancılarıma annem şahit oldu.Doğumdan sonra da bir ay birlikteydik.Kendimi toparladıktan sonra      ( bu yaklaşık 10 gün sürdü) Adayla ilgili çoğu şeyi ben yapmaya başladım.Ama kırkı çıkana kadar uyku düzeni olmadığı için çok yorulduğum gecelerde süt sağıp anneme verdiğim de olmadı değil! Daha sonra hep birlikte memleketimiz olan Ankara'ya gittik.Bir ay kadar da annemlerin evindeydik ve keyfimiz gayet yerindeydi :) Ada hiç yalnız kalmadı tabi. Gelgelelim  evimize dönüş vaktine..
 Normalde İstanbul Ankara  arası özel araçla 5 saat sürmesine rağmen biz gittik 8 saatte ! Acaba çok mu sıcak oldu? hayatım klimayı kapat , camı açma ,ilk mola yerinde durlarla bence iyi bile gittik :) O gece bizi fazla yormadan uyudu bebeğim.Ertesi gün sabah 6 da ayaktaydık.Benim gözümden uyku akarken Ada gülücükler saçıyordu.Ada'yı yatağına bırakıp kendime kahvaltı hazırlamaya gittim.Bir adet tost yapana kadar yatak odası ile mutfak arasında 20 kere git gel yapmışımdır.Hiç yalnız bırakmadığım için her ses çıkardığında uçarak yanına gidiyorum. Tabi bir tostu yaktım bu arada :) Sonra baktım bu böyle olmayacak, Ada'yı pusete koydum ben nereye pusetle Ada da oraya! Ankara'dan dönüşlerimiz hep dolu doludur.Bu sefer Ada hanıma mevlütte gelen hediyeler de eklenince odanın birine rasgele atmıştık poşetleri. Yerleşmeyi bekleyen onca eşya, yıkanmayı bekleyen onca çamaşır,işten gelince yemek bekleyecek olan bir koca..Adayla ilgilenmekten akşama kadar sadece kahvaltı yapabilmişim.Yemek de yapamadım.Allahtan annem yolda yersiniz diye kek yapmış da o günlük aç kalmadık :) Ada'nın kıyafetlerini yıkayıp yerleştirmem tam 2  haftamı aldı.3 aydır yemekleri annem yaptığı için yemek yapmayı da unutmuşum.Bir o kadar da düzenimi oturtmam zaman aldı.Tabiki yanınızda bir yardım eden olması şart! annem olmasa halim perişandı.Ama nası olsa annem yapıyor diye yan gelip yatmamak  lazım.Çünkü o anne! yatsanda yapar yatmasan da..
Diyeceğim o ki siz de benim gibi lohusa kafasıyla etrafımda dört dönülsün,acıktım deyince önüme yemek gelsin istiyor olabilirsiniz.Ama ne yazıkki bunlar sadece geçici sultanlıklar canlarım.Daha sonra ceremesini fazlasıyla çekiyorsunuz.

9 Mayıs 2016 Pazartesi

Ada'nın 40 mevlüdü

ADA'NIN  KIRKI ÇIKTII
Koskoca yetmiş üç gün bir çırpıda  gelip geçti.Yetmiş üç dedim çünkü 40 mevlüdünü anlatmaya yeni fırsatım oldu.Hadi buyrun o zaman :)
Doğum çantası,bebek hazırlığı, hastane odası süsleri ve ikramları derken bir sonraki telaşımız da kırk mevlüdü oldu.Tabi kırkını uçurmak lazım önce.Ada hanıma hazırladığımız suyun içerisine altın, gümüş,ayna,nazar boncuğu ve 40 taş koyduk.Altın zenginlik için,ayna bahtının açık olması için,
nazar boncuğu da nazar değmesin diye konulurmuş.Sonra dualar esliğinde annemle beraber Ada'yı bir güzel yıkadık.En son döktüğümüz suyu kevgir üzerinden döktük.Neden kevgir üzerinden döktük bende bilmiyorum sayın büyüklerimizin tarifiyle yıkadık  kalan suyla bende yıkandım ve kırklanmış olduk.Sonra bizim için gezmeler başladı tabi.Aslında daha önceden de dışarı çıkmıştık kızımla ama adet yerini bulsun diyelim:) Kime gitsek çıkışta adetten deyip üçer beşer yumurta verdiler.Neredeyse bir koli yumurtamız oldu.Blogda kırk mevlüdünü anlatmaya karar  verince araştırdım ki yumurta da doğurganlığın simgesiymiş.Bileydim almazdım yumurtaları :) Şaka bir yana hakkıyla yetiştirebileceğimiz en iyi şekilde ihtiyaçlarını giderebileceğimiz kadar çocuk yapma düşüncesindeyim.Neyse konumuza dönelim hafta içine denk geldiği için mevlütü kırkıncı gün yapamadık .İlk haftasonuna annemin evini ayarladık.Sonra baktık ki liste baya kabarık ! Evin altındaki boş salonu hazırlamaya karar verdik.Akrabalar,komşular,arkadaşlar derken hemen hemen  100 kişi oluverdi.Tabi bu kadar çok kişiye hazırlık yapmak da kolay değil.Neyi nasıl süsleyeceğimi şaşırmış durumdaydım.Ne yapmaya karar versem 100 adet yapacağım için gözüm biraz korktu açıkçası.Canım annem mevlüt hediyelerini de kendi elleriyle yapmış.O yüzden mevlüt hediyesi aramak zorunda kalmadım ki arasam daha güzelini bulamazdım heralde. El emeği şeyler hep çok degerlidir benim için hele annem yaptıysa en değerlidir..


Bende lokumları süslemeye karar verdim.100 tane yapacağım için annem,babam,kardeşim ve eşim de yardım ettiler.Küçük şeffaf poşetlerin içerisine lokumları koyup pembe ve mint yeşili kurdelelerle bağladık.Üst kısmına da ozalitçide bastırdığımız etiketleri zımbaladık.


Bu işlem gayet basit gibi görünse de 5 kişiyle 2 saat sürdü.Tek başıma yapsam kimbilir ne kadar sürecekti.Ama lokumları düz bir şekilde ikram etmek içimden gelmedi ne yapayım.Kına gecemde kullandığım sepetide biraz değişikliğe uğratarak içerisine annemin yaptığı süsleri koydum.Böylece bir kez kullanıp kenara attığım sepet bir kez daha değerlenmiş oldu.Gül suyu şişesini de unutmayarak yine abarttım.Ben bu kadar süse püse ne zaman merak saldım onu da bilmiyorum :)



Ada ile benim kaldığım oda da binanın altındaki mevlüt okunacak o da da süslendi.Bazen diyorum ki iyiki kalabalık bir mevlüt organize etmişiz.Yoksa çatal bıçaklara kadar yolu vardı :)İkram olarak da pide ayran ve tatlı yaptırdık.Aşağıda mevlüt okunurken biz kızımla evdeki odadaydık.Bebek dualanacağı zaman aşağıya indik.Bu arada mevlüt okuyan hocanın sesi çok güzel ve gür olduğu için onun okumasını istedim.Gülşen hanımı nerden bulduk bilmiyorum ama gören beğenip kendi mevlüdüne de çağıra çağıra aile mevlütcümüz gibi bişey oldu.Gülşen hanım bana ve bebeğime kırmızı bir duvak örttü.Anlamı ise benim lohusalığımın bittiği ve  bebeğiminde ileride allı duvaklı gelin olmasıymış.Ada benim kucağımda ben Gülşen hocanın kolunda ilahiler eşliğinde salona girdik.Bütün salonu bu şekilde dolaştık ve herkes Ada'yı görmüş oldu.Bazı adetlere göre bebeği göstermek için elden ele dolaştırırlarmış. Allahtan böyle birşey istemediler benden.Bebeğimin 100 kişi elinde dolaştığını hayal bile etmek istemiyorum.Salonu gezdikten sonra Gülşen hanım Ada'yı kucağına alıp dua etmeye devam etti.Dua bitiminde de ikramlara geçildi bizde kızımla tekrar eve çıktık.Bohça diye bir adet varmış mevlütte salonun ortasına herkes hediyesini açıp üst üste atarmış.Hani düğünlerde takı takılırken biri çıkıp bağırır ya teyzesinden şu amcasından şu diye?Bana Bana biraz onu hatırlattı.Böyle düşündüğüme bakmayın benim düğünümde de aynı anons yapıldı:) Salonun ortasına değilde masanın üzerine bırakılsın istedim.Masanın kenarlarına anneannesinin ve babaannesinin hediyelerini pembe tüllerle süsleyip dizdik.Orta kısma da misafirler hediyelerini bıraktılar.Bazı adetleri biraz değiştirip modernleştirmekte ne sakınca var ki?




Sanki böyle daha derli toplu bir görüntü oluştu.Anı defterini ve takı yastığını da mevlütte kullanmaya devam ettik.Önceki yazımda da belirttiğim gibi anı defteri ve takı yastığı da annemin yapımı 


Neredeyse unutuyordum.Bir diğer mesele de bebeğim o gün  ne giyecekti?Kıyafet olayı için çok gezdim çünkü o klasik tüllü müllü mevlüt elbiselerinin içerisinde bebeklerin rahat ettiğini düşünmüyorum.Belki de kendim elbiseyle rahat edemediğim için öyle düşünüyorum.O yüzden böyle sevimli bir şey aldım.



Umarım bu hayırlı gün için hazırlık yapacak olanlara ufak da olsa fikir verebilmişimdir...Sevgiyle kalın..